Gaziemir Mutlu Son

Gaziemir Mutlu Son

” “sonlanıyor mu?” “azca kaldı.” Parmaklarının ucuyla bir başka cam parçasını daha tutup çekti. Miranda acıdan katılaştı. “bir tek bir iki tane daha kaldı.” Gaziemir Mutlu Son “Hepsini çıkartamazsan ne olacak?” “Çıkartacağım.” “Ya çıkartamazsan?” “Aman Tanrım, sana hiç ne kadar ısrarcı olduğunu söylemiş miydim?” Miranda gülümsedi. “Evet.” Turner da gülümseyerek ona cevap verdi. “Eğer bir tanesi duracak olursa, muhtemelen kendiliğinden birkaç gün içinde çıkış yolunu bulacaktır. Kıymıklar genel anlamda böyle yapar.” “yaşam da bir kıymık kadar basit olsaydı, güzel olmaz mıydı?” dedi Miranda üzüntüyle. Turner başını kaldırdı. “Birkaç gün içinde çıkış yolunu bulsa mı?” Miranda başını salladı.

Turner bir süre daha ona bakmayı sürdürdükten sonra yine işine koyuldu, son bir parça cam kırıntısını onun derisinden çıkartırken, Gaziemir Mutlu Son “İşte bu kadar. Kısa zamanda tümüyle iyileşir, ” dedi. Ancak Miranda’nın ayağını kucağından indirmek için hiçbir hareket yapmadı. “Bu kadar sakar olduğum için özür dilerim.” “Özür dileme. Bir kazaydı.” Miranda hayal mi görüyordu yoksa Turner fısıldıyor muydu? Gözleri o denli sıcak bakıyordu ki. Miranda birazcık dönerek doğruldu ve onun yanına oturacak pozisyona geldi. “Turner?” “aslabir şey söyleme, ” dedi Turner kısık bir sesle. “ama ben – ” “Lütfen!” Miranda, Turner’ın sesindeki aceleciliği kavrayamamış, sözlerini süsleyen arzuyu tanıyamamıştı.

Gaziemir Mutlu Son

Bir tek onun kendisine yakın bulunduğunu, onu hissedebildiğini ve onu koklayabildiğini biliyordu… Ve onun hazzına bakmak istiyordu. Gaziemir Mutlu Son“Turner, ben – ” “Sus artık, ” dedi yarım yamalak ve göğüsleri kendi kaslı göğüslerinde dümdüz olana değin genç kızı tutup kendine çekti. Turner’ın gözleri şiddetle parlıyordu ve Miranda birden farkına vardı – birden anladı – artık onun dudaklarının kendininkine doğru uzanmasına aslabir şey engel olamayacaktı. İşte Turner onu öpüyordu. Sıcak ve arzulu dudakları onun dudaklarındaydı. Arzusu şiddetli, ham ve tüketiciydi. Turner onu istiyordu. Miranda inanamıyordu, düşünmek için aklını güç bela toparlayabildi. Turner onu istiyordu. Bundan cesaret aldı, kadınlığını hissetti. Böylece, dünyaya gelmeden önce içinde gömülü kalmış bazı gizli bilgiler ortaya çıkıyordu. O da Turner’ı öpmeye başladı. Hünersiz bir merakla hareket eden dudakları ve yürekli dili Turner’ın derisindeki sıcak tuzun tadını alıyordu. Turner, onu kendi vücudunda hapsedercesine elleriyle sırtına bastırıyordu, sonra daha fazla oturur durumda kalamadılar ve kendilerini yastıkların içine attılar.