Gaziemir Bayan Masör

Gaziemir Bayan Masör

““Nefret edecek biri olması harika değil mi?” “Ne?” “Michael Krohn. Raga Rockers.” Gaziemir Bayan Masör“ Yirmi dört saat, Harry. İyi şanslar.” Beşinci Bölüm PAZAR. KIRLANGIÇLAR. Rakel yatak odasının aynasında kendine bakıyordu. Açık pencereden arabanın park edişini ve taşlı patikadan gelen ayak seslerini duyabiliyordu. Aynanın önündeki makyaj masasının önünde duran babasının fotoğrafına baktı. Bu fotoğrafa ne süre baksa babası genç ve masum görünüyordu. Saçını hep yaptığı benzer biçimde tokayla topladı.

Bu sefer farklı mı yapsaydı? Giysi annesine aitti. İnce pamuklu kumaştan kırmızı elbiseyi kendine gore daraltmıştı. Acaba fazla mı şık giyinmişti? Küçükken babası devamlı annesini bu elbisenin içinde ilk görüşünü anlatıp durur ve Rakel’e masal gibi geldiğinden dinlemekten hiç usanmazdı. Rakel tokayı çıkardı ve başını iki yana salladı. Saçları yüzüne geldi. Kapı çaldı. Holde koşan Oleg’in sesini duyabiliyordu. Sesindeki luğu ve Harry’nin içten gülüşünü duyabiliyordu. Kalbinin daha hızlı attığını hissetti.

Gaziemir Bayan Masör

“Anne, Harry’nin…” Rakel merdivenlerin başlangıcında görünmüş olduğunde Oleg’in sesi kesilmişti. Bir ayağını dikkatle en üst basamağa koydu – yüksek topuğu bir an kayar gibi olduğu an dengesini sağladı ve başını yukarı kaldırdı. Oleg en alt basamakta oturmuş ağzı açık vaziyette annesine bakıyordu. Harry de derhal onun yanındaydı. Elinde bir demet gül vardı.

“Çok güzelsin, anne, ” sözleri çıktı Oleg’in ağzından. Rakel gözlerini kapattı. İki tarafta da camlar açıktı ve Harry Holmenkollen yolunun virajlarını ustalıkla alırken rüzgar Rakel’in yüzüne ve tenine çarpıyordu. Halil bir deterjan kokusu hissediliyordu. Rakel güneşliği indirip rujuna baktı ve güneşliğin aynasının bile temizlenmiş olduğunu gördü. İlk tanıştıkları gün aklına geldi ve gülümsedi. Harry onu işe bırakmayı teklif etmişti fakat Rakel arabayı çalıştırmak için itmek zorunda kalmıştı. Hâlâ aynı hurdayı kullanıyor olduğuna inanamıyordu. Göz ucuyla Harry’ye baktı. Ve hâlâ aynı kemerli burun. Ve yüzünün geri kalan erkeksi hatlarıyla zıt hâlâ aynı hafif kıvrık kadınsı dudaklar. Ve gözler. Bildiğimiz klasik anlamda yakışıklı sayılmazdı. Ama yine de – nasıl derler? – gerçekti. Gerçek. Gözleriydi. Hayır, gözleri değil. Gözlerindeki ifadeydi onu çekici kılan. Düşüncelerini okumuş gibi Harry ona doğru döndü. Gülümsedi. Evet, işte gene.